Gül (Roza) Hastalığı Nedir? Bitkisel Çözüm

Gül (Roza) Hastalığı Nedir? Bitkisel Çözüm

 

Gül roza hastalığı olarak da ifade edilen gül hastalığı, ciltte görülen iltihaplı kızarıklıklar olarak daha çok 30 – 60 yaşları arasındaki kişilerde görülen bir cilt hastalığı olarak biliniyor. Açık tenli ve renkli gözlü bireylerde ortaya çıkması daha muhtemel olan bu hastalık, kadınlarda daha çok görülmekte olup erkeklerde görünmesi durumunda daha ağır ve şiddetli görülüyor. Sivilceye benzetilen kabartılar ve yüzeysel damar genişlemeleri olarak gözlemlenen bu gül hastalığı, çoğunlukla yüz ve burun çevresinde oluşuyor. Ancak nadiren de olsa vücudun farklı bölgelerinde bu hastalığa rastlamak mümkündür.

Gül Hastalığı Hakkında

Kronik ve iltihaplı bir cilt rahatsızlığı olarak ortaya çıkan gül hastalığı, dirençli, yanak, burun, çene ve alın bölgesini etkileyen, devam eden kızarmalar ve ateş basmaları ile sivilceye benzeyen iltihaplı kabarcıklar şeklinde meydana geliyor. Ayrıca telenjiektazi olarak ifade edilen ve yüzeysel damar genişlemeleri olmakta ve sivilce, egzama ve cilt alerjisi ile karıştırılması mümkün oluyor. Açık tenli ve renkli gözlü kadınlarda görülmesi daha yüksek bir ihtimal olan gül hastalığı, bulaşıcı olmamakla birlikte daha çok bahar aylarında ortaya çıkıyor. Çoğunlukla 30’lu yaşlarda ortaya çıkan ve erkeklere göre kadınlarda %10 oranında daha çok görülmekte; ancak erkeklerde ortaya çıkması halinde çok daha şiddetli oluyor.

Gül Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Kesin tıbbi tedavisinin bulunmadığı ve birçok faktörün neden olarak gösterildiği gül hastalığı, vücudun burun ve çevresinin duyarlı bir deri yapısına sahip olması nedeniyle ortaya çıkıyor.

Yüzde oluşan yanma ve kızarıklık şeklinde oluşumlarla kendini gösteren gül hastalığı, yüzün orta kısmında, burun ve yanakların üzerinde beliren küçük kan damarlarının kalıcı olması ve kızarıklıkların daha koyu ve kalıcı olarak belirtiler ortaya çıkıyor.

Burun, yanak, alın ve çene bölgelerinde oluşan küçük, kırmızı şişlik ya da iltihaplı sivilceler ile gözlerde yanma ve hassasiyet oluşumu ve rinofima adı verilen kırmızı, şiş burun oluşumu, gül hastalığı belirtileri arasında yer alıyor.

Gül Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Tıpta “Rosacea” olarak ifade edilen ve halk arasında gül hastalığı olarak bilinen bu rahatsızlık, dermatolojik bir sorun olmaktadır. Alın, çene, burun ve yanak gibi yüz bölgesinde ortaya çıkan kızarıklıklarla kendini gösteren bu hastalık kronik bir özellikte olmaktadır. Birçok faktörün neden olduğu gül hastalığı;

  • Sindirim sistemi hastalıklar ve safra yollarındaki problemler,
  • Demodeks folliculorum isimli bir parazit,
  • Genetik faktörler,
  • Sıcak ve güneş ışınları,
  • Alkollü içecekler,
  • Stres ve psikolojik nedenler,
  • Aşırı sıcak içecekler,

Çevre ısı değişiklikleri gibi nedenler bu hastalığın tetikleyicileri olmaktadır.

Gül Hastalığı Ne Kadar Sürmektedir?

Kesin bir tedavisi olmayan ve birtakım tedbirlerin alınması durumunda fayda görülmesi mümkün olan gül hastalığı için öncelikli olarak hastalığa neden olacak faktörlerden kaçınmak gerekmektedir. Hastalığın bulunduğu bölgenin mikrop kapmaması için temizliğini sağlamak gerekli olmakta ve bu süreci yaşayan kişilerin alkolden uzak durması büyük önem taşımaktadır.

Cilde faydalı krem kullanımı sayesinde oluşan kabarcıkların ağrısının ve hassasiyetinin azaltılmasını sağlamak, kişinin rahat etmesi için ideal olmaktadır. Hastalığın derecesine bağlı olarak değişiklik gösteren gül hastalığının süreci, haftalarca sürmesi mümkün olmakla birlikte sebep olan faktörlere karşı dikkat olunması durumunda sürecin daha çabuk olması ve 4 – 6 hafta arası etkilerin ortadan kalkması beklenen sonuç olmaktadır.

Gül Hastalığının Evreleri Nelerdir?

Yüzün orta kısmında ortaya çıkan ve güneş ışınları, sıcak ve soğuk içecek, alkol ve stres gibi bazı faktörlerin tetiklemesi sonucu belirtilerini gösteren gül hastalığı, 3 evrede incelenmektedir.

Evre 1’de yüzde meydana gelen kızarıklığın kalıcı şekilde günlerce yüzde kalması ve telenjiektazi adı verilen kılcal damar genişlemelerinin mevcut olup ciltte aşırı yanma ve hassasiyet hissi şeklinde olmaktadır.

Evre 2’de papül adı verilen kabarıklık ve püstül adı verilen içi iltihaplı kabarıklıkların yüzde belirgin olarak haftalarca gözlemlenmesi ve saçlı derilerin kıl diplerinde oluşan kaşıntılı bir şekilde kendini gösteren iltihaplı kabarıklıklar bulunmaktadır.

Evre 3’te hiperplazisi adı verilen dokuyu oluşturan hücrelerin sayıca artması, ağrı ve hassasiyet içeren nodüllerin olması ve rinofima adı verilen burun üzerindeki yağ bezlerinin aşırı büyümesi nedeniyle burnun da büyüme göstermesi ortaya çıkıyor.

Gül Hastalığının Tanısı

Kronik ve iltihaplı dermatolojik bir hastalık olan gül hastalığının belirtilerini kişilerin gözlemlemesi halinde uzman bir hekimden destek almak ve tedavi süreci uygulamak gerekiyor. Deride beklenmeyen bir döküntü yaşanması durumunda doktor muayenesine gitmek önemli olmakta ve oluşan döküntülerin tam anlamıyla teşhis edilebilmesi için dermatoloğa başvurulmalıdır. Birçok kişide görülen ve yaygın bir sorun olan gül hastalığı, çoğunlukla egzama ve sedef hastalığı ile karıştırılmakta ve doktorun net bir tanıda bulunması için cildin şeklini incelemesi ve döküntüleri analiz etmesi önemlidir. Bunun yanında bu döküntülerin çam ağacına benzemesi ve oval şekillerde olması halinde ise kan örneği ile teşhisi mümkün oluyor.

Gül Hastalığı Tedavisi Hakkında

Kesin bir tedavi yöntemi olmayan gül hastalığı için yaşanılan belirtilerin rahatlaması şeklinde tedavi uygulaması yapılmaktadır. Güneş koruyucu kullanımı, kabarıklıkların ağrı ve iltihaplanmalarının engellenmesi için oral antibiyotikler, hekim kontrolünde alınmalıdır. Antibiyotik kullanımının bitmesiyle beraber krem tedavisine başlanılmakta ve hastanın hamile olması durumunda bu tedaviler uygulanmamalıdır. Bu süreçte uygun olan alerji testleri yapılarak kan değerlerinin dengede tutulması ile hastalığın önlenmesinin sağlanmasıdır. Ayrıca yan etkilerinin risk teşkil etmesinden dolayı tercih edilmeyen ve son aşamada uygulanan 13-cis-retinoic acid tedavisi, tavsiye edilmemektedir.

Gül Hastalığı İçin Bitkisel Tedavi

Gül hastalığını tetikleyen birçok faktör olmakta ve yüz, alın, burun ve yanak bölgesinde ortaya çıkan kronik bir hastalık olarak meydana gelmektedir. Nedeni net olarak bilinmese de tetikleyici faktörlerin göz önünde bulundurulduğu gül hastalığında hedeflenen tedavi, hastanın şişlik ve kabarıklıklarının ağrı ve hassasiyet yaşamaması için rahatlatıcı yöntemler uygulamaktır. Bunun yanında alternatif tıp olan bitkisel tedaviden de faydalanılması mümkün olan gül hastalığında, birtakım karışım ve tarifler bulunmaktadır. Doktora danışmadan yapılmaması gereken bu bitkisel tedaviler konusunda dikkatli davranmak önemli olmaktadır.

Elma Sirkesi İle Gül Hastalığı Tedavisi

Doğal bir dezenfektan olan elma sirkesi, cildin üzerinde yaşayan mantar ve bakterilerin yok edilmesi için etkili bir yöntemdir. 1 su bardağı su, 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1 yemek kaşığı balı karıştırarak her gün 2 defa 6 – 7 hafta boyunca düzenli içilmesi halinde etki gösteren bu bitkisel yöntemde elma sirkesini ilerleyen zamanlarda 1 yerine 2 tatlı kaşığı şeklinde artırmak mümkündür. Ayrıca 2 yemek kaşığı elma sirkesi ile 7 yemek kaşığı suyun karıştırılarak 10 dakika süresinde kabarıklık bulunan bölgede bekletmek ve sonrasında su ile durulayarak 2 boyunca düzenli olarak uygulamak da olumlu sonuç vermektedir.

Papatya Kompresi İle Gül Hastalığı Tedavisi

Anti-inflamatuar özelliği sayesinde iltihap ve kızarıklık tedavisinde etkili olan papatya, gül hastalığında uygulanan bitkisel tedavi yöntemlerinden biri olmaktadır. 3 – 6 tatlı kaşığı kuru papatyanın 3 su bardağı kaynatılmış suda 10 dakika kadar bekletilmesi ve buzdolabında soğutulması gerekiyor. Daha sonra temiz, pamuklu bir bez ile karışımın içine sokulup sıkılmak şeklinde vücutta bulunan kabarıklık ve şişme olan yerlerde 15 dakika boyunca bekletilmesi sağlanmalıdır.  Günde 3 – 4 defa uygulanarak iyileşme gözlemlenene kadar devam edilmelidir. Ancak alerjik bir durum olmaması için bu uygulamayı öncelikle yüzün küçük bir alanında yapılması doğru olmaktadır.

Yeşil Çay İle Gül Hastalığı Tedavisi

Anti kanserojen, anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleri bünyesinde barındıran yeşil çayı gül hastalığı tedavisinde uygulamak için öncelikle iki su bardağı yeşil çay demleyerek yarın saat buzdolabında beklemesini sağlamak gerekmektedir. 2 su bardağı sıcak suya 2 – 3 tatlı kaşığı yeşil çay koymak ve 5 – 10 dakika demlenmesini beklemek şeklinde yapılan yeşil çayın buzdolabında ılınmasından sonra pamuklu bir bezi bu çaya batırarak hastalığın olduğu alana uygulamak ve birkaç dakika o bölgede tutmak gerekmektedir. Günde iki kez, birkaç ay boyunca uygulamanın önemli olduğu bu yöntemle olumlu sonuç almak mümkündür.

Meyankökü İle Gül Hastalığı Tedavisi

Gül hastalığının belirtilerinden biri olan kızarıklığın giderilmesi için etkili bir yöntem olan meyankökü, anti-inflamatuar özelliği sayesinde ciltte bulunan sağlıklı hücreleri beslemek ve desteklemektedir. 1 tatlı kaşığı meyankökü tozuna 1 tatlı kaşığı bal ile birlikte 1 tatlı kaşığı da aloe vera jeli koyarak ortaya çıkarılan karışım sayesinde gül hastalığında etkili olan meyankökü, Amerikan Dermatoloji Akademisi’ne 2005 yılında sunulan bir çalışmada da bilimsel anlamda temellendirilmiştir. Hastalığın bulunduğu bölgeye uygulanması şeklinde oluşturulan karışımı sürdükten sonra 15 dakika ciltte bekletmek ve daha sonra durulamak gerekmektedir. Günde 2 defa 4 – 8 hafta uygulanması halinde etkili bir sonuç gözlemlenmesi mümkün olan bitkisel tedavi için de doktora danışmak önemlidir.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.